Yeni araştırma tekerleğin kökenini ortaya koyuyor

Columbia Üniversitesi’nden tarihçi Richard Bulliet liderliğindeki bir araştırma ekibi, tekerleğin nasıl icat edildiğine dair yeni bir teori önerdi. Tekerleğin kökenini keşfetmek için Urbana-Champaign’deki Illinois Üniversitesi’nden mühendisler Lee Alacoque ve Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Kai James ile birlikte çalıştılar.

Araştırmaları, tekerlekli cihazları ilk yapanların eski Karpat bakır madencileri olduğunu gösteriyor. Bu ilk tekerlekler muhtemelen cevher taşımak için kullanılıyordu. Bu teori tekerleğin tarihine yeni bir bakış açısı sunuyor. Tekerleğin icadını Mezopotamya’da MÖ 4000 civarında çömlekçi çarkına bağlayan önceki fikirlere meydan okuyor.

Bulliet ve ekibi, madencilerin ilk tekerlekleri oluşturmak için basit araçları nasıl geliştirebileceklerini inceledi. Silindir olarak kullanılan dalsız kütüklerin nasıl tekerlek ve aks sistemlerine dönüşebileceğini incelediler. Bu dönüşüm dar maden tünellerinde gezinmek için önemliydi.

Araştırmacılar madencilik ortamının bu gelişmede önemli bir rol oynadığını buldu. Madenlerin içindeki dar, dolambaçlı yollar madencileri yeniliğe itti. Zamanla, temel silindirleri kullanmaktan daha gelişmiş ve esnek bir tekerlek ve aks sistemi oluşturmaya geçtiler.

Tekerleğin evriminde üç kritik aşama

Tekerlek-aks sisteminin gelişimi

Araştırmacılar, çalışmalarında tekerleğin evriminde üç önemli aşamayı vurguladılar.

İlk olarak silindirlerin oyuklarla değiştirildiğini keşfettiler. Bu oluklar cevher dolu kasaların kaymasını engelliyordu. Bu değişiklik işçilerin işini kolaylaştırdı çünkü artık malzemeleri taşırken silindirleri sürekli olarak ayarlamaları gerekmiyordu.

İkinci adım bu yivli silindirlerin uçlarını genişletmekti. Bu değişiklik tek bir aksın oluşturulmasına olanak sağladı. Bu aks bir veya iki tekerleği taşıyabiliyor ve bu da tasarımda önemli bir ilerlemeye işaret ediyor.

Yüzyıllar boyunca madenciler arabalarını mükemmelleştirmeye çalıştılar ve sonunda tekerlekleri bağımsız olarak akslara bağladılar. Bu ilerleme, manevra kabiliyetini önemli ölçüde artırdı ve madencilik sahalarının engebeli arazisinde gezinmeyi kolaylaştırdı.

Araştırmacılar, bu tasarım evriminin, yaklaşık 500 yıllık bir süre boyunca kademeli olarak gerçekleştiğini ve bunun, daha karmaşık ulaşım teknolojilerinin temelini oluşturan erken mühendislikteki kayda değer ilerlemeyi yansıttığını ileri sürüyor.

Mevcut en eski tekerlek olan Ljubljana Marsh Çarkı, modern Slovenya’da yaklaşık 5.100 ila 5.300 yaşındadır.

Bu kesinlikle ilk tekerlek değil, çok daha eski tekerleklerin temsilleri var. pic.twitter.com/96s0RtKex6

– Moctezuma III (@Moctezuma_III) 29 Ekim 2024

Araştırma, tekerleğin gelişiminin aşamalı olarak gerçekleştiğini gösteriyor. Bu görüş, teknolojinin deney, adaptasyon ve çevresel etki yoluyla nasıl geliştiğini vurgulamaktadır. Bu, icatların aniden ortaya çıktığı yönündeki yaygın düşünceyle çelişiyor.

Bulliet ve ekibi, tekerlekli teknolojilerin yaratılmasında çevresel faktörlerin önemli bir rol oynadığına dikkat çekiyor. Bu evrimin her adımının madencilerin karşılaştığı pratik sorunların çözümüne katkıda bulunduğunu açıklıyorlar. Buna sürtünmenin azaltılması ve ağır yüklerin dar alanlarda daha verimli şekilde taşınması da dahildi.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir