Araştırmacılar, eski Romalıların evlerinde nasıl yaşadıklarını keşfetmek için en son teknolojiyi kullanıyor. Bir Pompei evinin sanal gerçeklikte yeniden inşa edilmesi, mimarinin, ışığın ve hareketin günlük yaşamı nasıl şekillendirdiğine dair yeni anlayışları ortaya çıkardı.
Roma evleri açık alanları ve dikkatle planlanmış görüş açılarıyla biliniyordu. Açık bir görüşe sahip olmanın önemi o kadar büyüktü ki, Roma hukuku “açık bir görüş hakkını” koruyordu.
Düz çizgiler ve lüks detaylar
Roma villaları genellikle insanların evin tamamını görmesine olanak tanıyan düz ve net çizgilerden oluşan bir düzen izliyordu. İnşaatçılar ayrıca tasarımları sakinlerin ve ziyaretçilerin mekanda hareket etme biçimine göre uyarladılar.
Örneğin girişten görünen alanlar çoğunlukla sade, göz alıcı tasarımlarla süslenmişti. Buna karşılık konuk odalarında heykeller ve çeşmeler gibi ayrıntılı dekorasyonlar yer aldı ve bu da daha lüks ve davetkar bir atmosfer yarattı.
Roma mimarisini anlamaya yeni bir yaklaşım
Pek çok uzman bu tasarım unsurlarını eskizler ve modeller kullanarak analiz etmiş olsa da, American Journal of Archaeology’de yayınlanan yakın tarihli bir çalışma yeni bir bakış açısı sunuyor.
“Pompei Evsel Alanında Görsel Deneyim: Sanal Gerçeklik Tabanlı Göz Takibi ve CBS Kullanarak Analiz” başlıklı çalışma, eski Romalıların evlerini gerçek zamanlı olarak nasıl deneyimlemiş olabileceğini araştırıyor. Çalışma, hareket, odak ve ışık gibi faktörleri inceleyerek Roma mimarisine yeni bakış açıları kazandırıyor.
Sanal gerçeklik eski mekanları canlandırıyor
Araştırmacılar Danilo Marco Campanaro ve Giacomo Landeschi, Pompeii’nin antik kalıntıları içinde yer alan Yunan Epigramları Evi’ne odaklandılar. 3D sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak evi yeniden yarattılar ve beş katılımcının evin içinde nasıl hareket ettiğini gözlemlediler.
Yunan Epigramları Evi, Pompeii’nin kuzeydoğusunda, bir zamanlar görkemli fresklerle süslenmiş etkileyici bir konuttu. MS 79’da Vezüv Yanardağı’nın patlaması sırasında yıkıldı. Araştırmacılar bunu, restore edilmiş resimlerle VR’de modellediler.
📷: Mentnafunangann / CC BY-SA 3.0 pic.twitter.com/xrVw7mxJYR
– 🅰Journal d’Antiquité (@AntiquityJ) 14 Haziran 2023
Hareketleri, bakışları ve görsel odak alanları coğrafi bilgi sistemi (GIS) teknolojisi kullanılarak kaydedildi ve analiz edildi. Bu yaklaşım, araştırmacıların insanların geleneksel yöntemlerle mümkün olmayan yollarla uzayla nasıl etkileşime girdiğini incelemesine olanak sağladı.
Işığın görsel deneyimlerdeki rolü
Çalışma ayrıca sanal modeli iki aydınlatma koşulunda test etti: kış gündönümünde sabahın erken saatleri ve yaz gündönümünde öğle vakti. Bu koşullar, katılımcıların fark ettiklerini ve evi nasıl algıladıklarını ışığın ne kadar etkilediğini ortaya çıkardı.
Örneğin, resimler günün saatine bağlı olarak farklı şekilde ortaya çıkıyordu; bu da katılımcıların onlara ne kadar süre baktığını ve ayrıntıları ne kadar iyi görebildiklerini etkiliyordu.
Yunan Epigramları Evi’nin iç mekanları karmaşık tablolar ve sahnelerle süslenmiştir. Deney, ışık ve hareketin, katılımcıların bu sanat eserleriyle nasıl bağlantı kuracağını önemli ölçüde şekillendirdiğini gösterdi.
Bir tabloya yaklaşmak veya uzaklaşmak, değişen ışıkla birleşerek benzersiz görsel deneyimler yarattı. Örneğin, bir Bacchus tablosunu loş kış ışığında incelemek, onu parlak yaz güneşiyle aydınlatılmış halde görmekten çok farklı bir izlenim yarattı.
Keşif için tasarlanmış dinamik alanlar
Çalışma, Roma evlerinin sabit manzaralı statik alanlar olmadığı sonucuna vardı. Bunun yerine araştırmayı ve keşfetmeyi teşvik etmek için tasarlanmış dinamik ortamlar sundular.
Değişen ışık, hareket ve karmaşık dekorasyonlar, izleyicinin konumuna ve günün saatine bağlı olarak resimlerin yeni detayları ortaya çıkardığı katmanlı deneyimler yarattı. Bu evler sanatı, ışığı ve alanı harmanlayarak görsel etkileşim için sonsuz olanaklar sağlayacak şekilde özenle tasarlandı.