Japon araştırmacılar Minami-Tori-shima adası yakınlarında kobalt ve nikel de dahil olmak üzere çok sayıda nadir malzeme içeren su altı yatakları buldular. Değeri 26 milyar dolardan fazla olan bu kaynaklar, Japon ekonomisini canlandırabilir ve onu küresel kritik metal pazarında önemli bir oyuncu olarak konumlandırabilir.
10.000 kilometrekarelik bir alana yayılan yataklar, akıllı telefonlarda, elektrikli araçlarda ve diğer güç teknolojilerinde kullanılan pillerin yapımı için gerekli olan manganez, kobalt ve nikel gibi temel elementleri içeriyor.
Nippon Vakfı tarafından finanse edilen çalışma, bazıları 5.200 metre derinlikte olmak üzere 100’den fazla su altı bölgesini araştırdı ve 230 milyon tondan fazla sömürülebilir malzemeyi ortaya çıkardı.
Bölgedeki manganez nodüllerinin bolluğu, verimli ve karlı çıkarma potansiyelini vurgulamaktadır.
Mevduat Japon ekonomisini canlandırabilir
Lityum iyon pillerin yapımında kobalt ve nikel gibi nadir malzemeler gereklidir. Bu piller akıllı telefonlar ve elektrikli araçlar gibi günlük nesnelere güç sağlıyor. Uzmanlar, bu tür teknolojilere olan talebin önümüzdeki on yıllarda yüzde 400 ila 600 oranında artabileceğini tahmin ediyor.
Japonya’nın yeni rezervleri, bu malzemelere bağımlı olan endüstrilere istikrarlı bir tedarik sağlayabilir. Tokyo Üniversitesi’nde jeoloji profesörü olan Yasuhiro Kato, keşfin Japonya’nın en ileri teknolojiler üretme yeteneğini güçlendireceğine inanıyor.
Bugün Çin, dünyadaki nadir toprakların yaklaşık %95’ini tedarik ediyor. Bu da Japonya’nın keşfini önemli bir gelişme haline getiriyor. Rezervin tamamının satılması Japonya’ya 26 milyar dolardan fazla gelir getirebilir. Ancak uzmanlar, ülkenin bu kaynakları muhtemelen kendi ülkesinde kullanacağına inanıyor. Bu, ithalata olan bağımlılığı azaltacak ve büyüyen endüstrilerini destekleyecektir.
Çevresel Zorluklar ve Küresel Pazar Gücü
Japonya’nın rezervleri arasında 610.000 ton kobalt ve 740.000 ton nikel bulunmaktadır. Bu arz, ülkenin 75 yıllık kobalt ve 11 yıllık nikel ihtiyacını karşılayabilir. Bu kaynaklarla Japonya, teknoloji ve imalat endüstrilerini ithalata bağımlı kalmadan destekleyebilir.
Bu malzemelerin derin sulardan çıkarılması çevresel zorluklara yol açmaktadır. Japonya, deniz ekosistemlerini korumak için maden çıkarma işlemini yılda üç milyon tonla sınırlamayı planlıyor.
Bu temkinli strateji, çevreye ciddi zarar veren önceki derin deniz madenciliği projelerinden öğrenilen dersleri yansıtıyor. Sürdürülebilir uygulamalar muhtemelen Japon yaklaşımında önemli bir rol oynayacaktır.
Ek olarak, bu keşif küresel nadir toprak pazarındaki güç dengesini değiştirebilir. Şu anda bu malzemelerin tedariğinde Çin hakim konumdadır.
Japonya’nın yeni rezervleri bu bağımlılığı azaltabilir ve elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji ve ileri elektronik gibi sektörlerdeki rolünü güçlendirebilir. Bu, yenilikçiliği teşvik ederken Japonya’nın küresel teknoloji endüstrisindeki etkisini artırabilir.
Pille çalışan teknolojilerin enerjinin geleceğini şekillendirdiği bu keşif, Japonya’yı yenilik ve ilerlemede ön sıralarda yer alacak şekilde konumlandırıyor.