Alternatif boyutlar ve çoklu evren, çizgi romanlar, filmler ve televizyon şovları yoluyla popüler kültürü ele geçirmiş gibi görünen bilim kurgu kavramlarıdır. Ancak çoğu iyi bilim kurguda olduğu gibi bu kavramların da bir ölçüde bilimsel temelleri var gibi görünüyor. Örneğin Dr. David Leong artık rüyaların başka boyutlara erişim noktaları olabileceğini iddia ediyor.
Metafizik ve epistemoloji konusunda uzman bir bilim adamı olan Leong, “rüyaların, uyanıklığın kısıtlamalarından kurtulmuş zihnin yeni varoluş biçimlerini keşfedip onlarla etkileşime girebildiği, kendi kanunları tarafından yönetilen farklı gerçekliklere açılan pencereler olabileceğini” ileri sürmüştür.
Bu iddialar bir Marvel filminin konusu gibi görünse de Leong, hipotezini kuantum teorisinin Çoklu Dünyanın Yorumu (MWI) adı verilen bir teori üzerine kurdu.
Leong’un teorisi bilincimizin uzay ve zamanı atlayabileceğini belirtiyor
Kuantum teorisinin MWI’si esas olarak, meydana gelen her kararın veya olayın dallanan alternatif boyutlar yarattığını ve bunun da sonsuz sayıda paralel evren yarattığını belirtir.
Leong’un teorisi, uykunun hem fiziksel duyularımızı hem de rasyonel zihnimizi sınırladığını, bilincimize uzay ve zamanın sınırlarını aşma yeteneği verdiğini öne sürmek için kuantum teorisinin bu yorumunu kullanıyor.
Bilimsel çalışmaların şu anda Leong’un vizyonunu desteklemediğini söylemek önemli ancak teorisi, hayallerimizin alternatif boyutlardaki diğer versiyonlarımıza açılan kapılar olduğunu belirtiyor.
Leong, kuantum dünyasında teorisini potansiyel olarak destekleyebilecek niteliklerin bulunduğunu öne sürüyor. Örneğin, günlük yaşamımızda nesnelerin konum veya hız gibi tanımlanmış özelliklere sahip olduğunu, ancak bu özelliklerin kuantum dünyasında o kadar basit olmadığını açıklıyor.
Bir nesneyi basitçe gözlemlemek, onun kuantum dünyasındaki davranışını, gözlemlenen etki adı verilen şey yoluyla değiştirebilir. Aslında kuantum düzeyinde gerçeklik, bireyin onunla nasıl etkileşime girdiğine bağlı olarak değişiyor gibi görünüyor.
Leong’un alternatif boyutlara geçiş kapısı görevi gören rüyalar üzerine araştırması, Nobel Ödüllü araştırmayı temel alıyor
Leong’un rüya teorisi, nesnelerin gözlemden bağımsız olarak var olduğu inancına meydan okuyan fizikçiler Alain Aspect ve John F. Clauser’ın Nobel ödüllü araştırmalarına dayanıyor.
Başka bir deyişle fizikçiler, parçacıkların aralarında önemli mesafeler olsa bile birbirlerini anında etkileyebildiklerini ortaya koymuşlardır. Bu bulgu, gerçekliğin yalnızca birbirine bağlı değil aynı zamanda esnek olduğunu da ortaya koyuyor.
Leong, yerel ve yerel olmayan bilinç adını verdiği şeyi araştırdığı teorisinin temeli olarak bu araştırmayı kullandı. Ona göre yerel bilinç esas olarak beş duyumuzdan oluşurken, yerel olmayan bilinç ise beş duyumuzun ötesine geçerek paralel gerçeklikleri deneyimlememizi sağlar.
Ek olarak hipotezi, tüm rüyaların alternatif boyutlara açılan kapılar olmadığını, teorisine göre tekrarlanan rüyaların büyük olasılıkla bu boyutlara yapılan ziyaretler olduğunu belirtiyor.
Bu, bir film gibi yapılandırılmış, başı, ortası ve sonu olan rüyaların veya daha gerçeküstü rüyaların büyük olasılıkla bilinçaltınızın tezahürü olduğu anlamına gelir.
Bu teorinin bir sorunu var: Buna karşı hiçbir ampirik kanıt yok.
Alternatif boyutlarla ilgili teoriler oldukça ilgi çekicidir, ancak çoğu, onları destekleyecek ampirik kanıt bulma mücadelesi gibi aynı sorunla karşı karşıyadır.
Yerel olmama gibi kavramlar üzerinde çalışılıyor ve sürekli bilimsel inceleme altında, ancak rüyaların alternatif boyutlara açılan kapılar olduğunu iddia eden hiçbir bilimsel çalışma yok. Aslında ana akım sinir bilimi ve bilişsel bilim, Leong’un hipotezinin bilim dışı olduğunu düşünüyor.
Rüyaların amacı hakkında birçok teori vardır. Bazıları bunların hayatta kalmanın biyolojik amaçlarına hizmet ettiğini iddia ederken, diğerleri bunların günlük deneyimleri organize etmek için bir araç olduğunu iddia ediyor. Sigmund Freud, rüyaların kozmik olaylardan çok bilinçaltıyla ilişkili olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyledi.
