Yunanlılar zaten ayın 13’ü olan Salı gününü talihsizlik olarak nitelendirse de, son yıllarda ülkeyi sinema, televizyon ve internet aracılığıyla yoğun biçimde etkileyen Anglo-Sakson kültürü de 13’üncü Cuma gününü ön planda tutuyor.
Kara Cuma’nın artık Yunan tüketici bilincinin önemli bir parçası haline geldiğini unutmayalım, dolayısıyla 13’üncü Cuma’nın da bu kadar önem kazanması şaşırtıcı değil.
Elbette Yunanlıların, bazıları uluslararası da olan pek çok batıl inancı var ve bazı şeylerle karşılaştıklarında günün geri kalan kısmının, hatta yılın geri kalan kısmının kötü şansla dolu olabileceğine inanıyorlar.
Örneğin, belki de en büyük Yunan batıl inancı, nazar olarak da bilinen “Mati’ye”dir. Yunanlıların çoğu, çok yakışıklı ya da çok zengin olduklarında nazarın büyüsüne kapıldıklarını düşünüyor. Hangi kategoriye ait olursa olsun, pek çok Yunanlı, kurban olduğu iddia edilen kişinin nazarını nasıl savuşturacağını bilen kadın olan “Xematiastra”ya yöneliyor.
Yunanlılar paniğe kapılmadan önlerinden geçen kara kedileri göremiyorlar. Eğer kara bir kedi görürlerse, bunun kötü şansın habercisi olduğuna inanırlar, oysa aklı başında bir kişi bunun sadece zavallı kedinin rengi olduğunu söyler.
Yunanistan’da 13’üncü Cuma: kırık aynalar ve kuru çiçekler
Ayrıca kırık aynalar Yunanlıları korkutuyordu çünkü bunların yedi yıl boyunca kötü şans getirdiği söyleniyordu. Bir ailenin evinde ayna kırılırsa, bazıları toplanıp hemen taşınmak bile isteyebilir. Aslında pek çok kişi aynanın yalnızca kişinin görüntüsünü değil aynı zamanda ruhunu da yansıttığına inanır.
Ek olarak, kurutulmuş çiçekler yaklaşmakta olan kötü şansın işareti olarak kabul edilir. Sonuçta kurutulmuş çiçekler özünde ölü çiçeklerdir. Ve buzdolabındaki ızgaraya hazır etli biftekler dışında kim evde ölü şeyler ister ki?
Önceki yıla ait eski bir takvim kötüdür çünkü zamanın hızla geçtiğini gösterir ve önümüzdeki günler sizin için iyiye işaret olmayabilir.
Yunanlıların da dökülen tuzla belli bir yakınlığı var. Yanlışlıkla tuz dökerseniz, talihsizlikle sonuçlanabileceğinizi söylüyorlar.
Sofraya ve dökülen tuz kavramına gelince, yemek pişirmeyle ilgili başka batıl inançlar da var. Eski Yunanlılar, ekmeği asla ters çevirmemeniz gerektiğine inanıyorlardı; çünkü bu, yediğiniz ekmeği size sağlayan Rab’be saygısızlık olurdu. Eğer bunu yaparsan sonunda fakir ve aç kalırsın.
Masada dolaşan bir diğer batıl inanç ise, kaşığınızı düşürürseniz aç insanların masanıza oturacağıdır. Pek misafirperver değil, değil mi?
Son olarak hiçbir Yunan merdivenin altına girmek istemez. Batılıların çoğu aynı batıl inanca sahip ancak Yunanistan’da ek bir fark daha var. Rum Ortodoks Hıristiyanlara göre merdiven duvara yerleştirildiğinde üçgen oluşturur ve altından geçilmesi Kutsal Teslis’e saygısızlık işaretidir.