Bilim insanları 2003 yılında insan genomunun haritasını çıkardığından beri genetik, kendimizi nasıl gördüğümüz konusunda önemli bir rol oynadı. İnsanlar sağlıkları konusunda endişelendikleri zaman genleri düşünürler. Birçoğu, genlerin birey olarak kim olduğumuzun ve yaşamda izlediğimiz yolların önemli yönlerini açıklayabileceğine inanıyor.

Son çalışmalar bu fikri desteklemektedir. Kişilik, yaşam beklentisi ve hatta zihinsel sağlık sorunlarıyla nasıl başa çıktığımız gibi faktörlerin kısmen genlerimizden etkilenebileceğini gösteriyorlar. Siyasi inançların bile genetik bir bağlantısı olabilir.

Ancak çevremiz ve deneyimlerimiz de önemlidir. Yetiştirilme, eğitim ve yaşam olayları, kim olacağımızı şekillendiren genetik faktörlerle birleşir.

Yaşam deneyimleri genleri etkileyebilir

Büyüyen epigenetik alanında çalışan bilim adamları, yaşam deneyimlerinin genleri nesilden nesile aktarılabilecek şekillerde etkileyebileceğini keşfettiler. Bu, kişinin yaşamı boyunca yaşadığı deneyimlerin genlerinde kalıcı bir iz bırakabileceği anlamına gelir.

Örneğin, Hollandalı büyükannenizin 2. Dünya Savaşı sırasında katlandığı açlık veya büyükbabanızın mülteci olarak yaşadığı travma, ebeveynlerinizin ve hatta sizin davranışlarınızı hâlâ etkileyebilir.

Bu deneyimler öylece ortadan kaybolmaz. The Guardian’ın bildirdiğine göre genetik değişikliklerle bulaşabiliyorlar.

Bilimsel çalışmalar anıların DNA kullanılarak nesiller arasında aktarılabileceği ihtimalini ortaya koymuştur.

Atalarınızın iyi ya da kötü deneyimleri kişiliğinizi, alışkanlıklarınızı ve korkularınızı şekillendirmede rol oynayabilir ve kendi deneyimleriniz de torunlarınız için bunu yapabilir… pic.twitter.com/Uk76YDRJAo

— Robert Kearney (@Robkearney1981) 24 Mayıs 2023

Epigenetik alanındaki ilk araştırmalar çoğunlukla hayvanlar, özellikle de fareler üzerinde gerçekleştirildi. Nature Neuroscience’da 2014 yılında yayınlanan çığır açıcı bir çalışma bilim camiasını şok etti. Georgia’daki Emory Üniversitesi’nden Profesör Kerry Ressler tarafından yönetildi.

Bu çalışma, davranışların geçmiş nesillerin deneyimlerinden nasıl etkilenebileceğinin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Bulgular, bir kişinin eylemlerinin ve genetik anılarının, atalarının nesiller önce yaşadıkları deneyimler tarafından nasıl şekillendirilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı.

Bu çalışmada bilim insanları, fareleri kiraz kokusundan korkmaları için hafif bir elektrik şokuyla ilişkilendirerek eğittiler. Sonraki iki nesil elektrik çarpmasına hiç maruz kalmamış olsalar da yine de kokudan korkuyorlardı. Bunun nedeni, farelerin DNA’sının değişmesi ve değişen sinir devreleri yoluyla yavrularına bir korku tepkisi iletmesiydi.

Ebeveyn travması gelecek nesilleri etkileyebilir

2020’de Profesör Rachel Yehuda liderliğindeki bir araştırma, Holokost’tan sağ kurtulanların strese bağlı genetik değişiklikleri çocuklarına aktardığını gösterdi. Kortizol ve bağışıklık fonksiyonunu etkileyen bu değişiklikler, anksiyete ve depresyon gibi zihinsel sağlık sorunlarıyla bağlantılıydı.

Daha ileri araştırmalar, TSSB’li askerlerde epigenetik belirteçlerin varlığını ortaya çıkardı. Bu araştırma, TSSB’nin teşhis edilmesine veya görevlendirilmeden önce daha savunmasız olanların belirlenmesine yardımcı olabilir.

Bulgular, travma da dahil olmak üzere yaşam deneyimlerimizin genlerimizde kalıcı izler bırakma ve gelecek nesilleri etkileme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Bu nedenle biyolojimiz ve yaşam deneyimlerimiz önceden düşünüldüğünden daha yakından bağlantılıdır.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir