Milyonlarca yıldır türler Dünya’dan yok oldu ve geride yalnızca fosiller ve varlıklarının parçaları kaldı. Ancak günümüzde bilimsel ilerleme mümkün olanın sınırlarını zorluyor. Araştırmacılar soyu tükenmiş hayvanları hayata döndürmek için çalışıyor ve bu türlerin bir kez daha gezegende dolaşabileceği bir geleceğe dair bir fikir sunuyor.
yünlü mamut
Buzul Çağı’nın sembolü olan yünlü mamut, yaklaşık 4000 yıl önce ortadan kayboldu. Bilim insanları donmuş mamut kalıntılarından alınan DNA’yı, yaşayan en yakın akrabaları olan Asya fillerinin genetik materyaliyle birleştirmek için kullanıyor.
Amaç, kalın kürk ve soğuğa dayanıklılık gibi devasa özelliklere sahip bir melez yaratmaktır. Bu, saf bir mamutu geri getirmese de sonuç, Arktik koşullarda gelişebilen bir hayvan olabilir.
2014 yılında Sibirya’da bir mamut leşinde sıvı kanın bulunması gibi ilginç keşifler, klonlama umutlarını artırdı. Bilim insanları ilk mamut melezinin önümüzdeki on yıl içinde ortaya çıkabileceğini tahmin ediyor.
Quagga
Ova zebrasının bir alt türü olan bataklık, 1800’lerin sonlarında nesli tükendi. Önü çizgili ve arkası düz kahverengi olan benzersiz deseniyle bilinen bataklık, seçici bir üreme sayesinde yeniden canlandırılıyor.
Güney Afrika’daki Quagga Projesi, quagga benzeri özelliklere sahip zebraları seçiyor ve soyu tükenmiş hayvanın görünümünü yeniden yaratmak için nesiller boyunca onları yetiştiriyor.
Genetik çalışmalar, bataklığın ayrı bir tür değil, zebranın bir alt türü olduğunu doğruladı; bu da onun üreme yoluyla yeniden canlandırılmasının pratik bir yaklaşım olmasını sağlıyor. İlk sonuçlar zaten soyu tükenmiş akrabalarına benzeyen azaltılmış şeritlere sahip zebraları gösteriyor.
Tazmanya Kaplanı
Tilasin olarak da bilinen Tazmanya kaplanının neslinin 1936’da tükendiği ilan edildi. Avustralya ve Tazmanya’da yaşayan bu etobur keseli hayvan, neslinin tükenmesini önleme çabalarının önemli bir parçası haline geldi.
Bilim insanları, korunmuş örneklerden alınan DNA’yı kullanarak genomunun %99,9’unu yeniden yapılandırdı. Planları, yeniden yapılandırılmış DNA’yı Tazmanya canavarı gibi bir vekil keseli hayvana naklederek genç tilasinler üretmektir.
Başarılı olursa araştırmacılar önümüzdeki on yıl içinde ilk bebekleri görmeyi umuyorlar. Tazmanya kaplanının yeniden canlandırılması, onun ortadan kaybolmasıyla bozulan ekosistemlerin dengesinin yeniden sağlanmasına da yardımcı olabilir.
Posta güvercini
Bir zamanlar Kuzey Amerika’daki en yaygın kuşlardan biri olan yolcu güvercini, aşırı avlanma ve habitat tahribatı nedeniyle yok olmaya sürüklendi. Bilinen son kuş Martha, 1914’te öldü. Bilim insanları, genom düzenlemeyi kullanarak, yolcu güvercin özelliklerine sahip kuşları yeniden yaratmak için yaşayan en yakın akrabası olan şerit kuyruklu güvercinin DNA’sını değiştirdi.
Araştırmacılar, kuşun yeniden canlanmasının, bir zamanlar tohumların yayılması için devasa sürülere bağımlı olan ormanların yeniden canlanmasına yardımcı olabileceğine inanıyor.
Pirene dağ keçisi
Avrupa Pireneleri’ne özgü Pirene dağ keçisinin 2000 yılında neslinin tükendiği ilan edildi. 2003 yılında bilim insanları onu klonlama yoluyla kısa süreliğine geri getirdiler ve bu da onu nesli tükenen ilk hayvan haline getirdi. Ancak klonlanan dağ keçisi doğumdan kısa bir süre sonra akciğer kusurları nedeniyle öldü. Araştırmacılar gelecekteki girişimleri daha başarılı kılmak için klonlama tekniklerini mükemmelleştiriyorlar.
Bu projeler umudu artırdığı kadar soruları da artırıyor. Yeniden dirilen türler günümüzün ekosistemlerine nasıl uyum sağlayacak? Bu çabalar daha büyük ölçekte başarılı olabilir mi? Bilim insanları bu hayvanları geri getirmeye çalışırken, ilerleme ile sorumluluk arasındaki ince çizgide yürüyorlar.