Antik Yunan mitolojisi çok çeşitli canavarlarla doludur. Yunanlılar denizci bir millet olduğundan, deniz canavarlarıyla ilgili hikayelerden etkilenmeleri şaşırtıcı değil. Bu yazıda antik Yunan kahramanlarının ve kaşiflerinin masallarında yer alan en ünlü deniz canavarlarından bazılarına bakacağız.
Scylla ve Charybdis
Bu iki deniz canavarı, antik Yunan mitolojisinde neredeyse her zaman bir çift olarak anılır. Aslında dar bir boğazın her iki yanında bulunan iki canavar oldukları söyleniyordu, bu da onları gemiler için tek tek olduklarından çok daha tehlikeli hale getiriyordu. Scylla, denizcileri gemilerinden almak için uzanan yılan gibi, çok başlı bir canavardı. Charybdis aslında her fırsatta tüm gemileri yutan devasa, yaşayan bir kasırgaydı.
Bu iki deniz canavarını konu alan en ünlü Yunan efsanesi Odysseia’dır. Truva Savaşı’ndan sonra Yunanistan’a dönmeye çalışan Odysseus’un hikayesidir. Bu hikayede tanrıça Circe, Odysseus’a Charybdis’ten çok Scylla’ya daha yakın yelken açmasını tavsiye ediyor. Geminin tamamını kaybetmek yerine altı kişiyi kaybetmenin daha mantıklı olacağına dikkat çekiyor.
Deniz kızları
Denizkızları, geleneksel anlamda “canavar” olmasalar da, denizde yaşayan, karşılaşanların ölümüne ve yıkımına neden olan canlılardı. Yarı insan, yarı kuştular ve her zaman dişi olarak tanımlanıyorlardı. Suyun içinde değil, kayaların üzerinde ya da bir adada yaşıyorlardı. Öldürme yöntemleri büyüleyici bir şarkı söylemekti. Bu, denizcilerin şarkının sesini takip etmelerine neden olacak ve bu da onların gemiyi terk etmelerine veya gemiyi deniz kızlarının üzerinde bulunduğu kayalara doğru yönlendirmelerine neden olacaktı.
Scylla ve Charybdis’te olduğu gibi Odyssey’de deniz kızları ortaya çıkıyor. Homer, Odysseus’un geçmek zorunda kaldığı küçük bir adada yaşayan iki denizkızını anlatır. Sirenlerin şarkısını duymasınlar diye kulaklarını balmumuyla tıkayarak mürettebatını kurtardı.
Balina
Yunan mitolojisinde “Cetus” adı birden fazla deniz canavarı için kullanılmıştır. Ancak en ünlü Cetus Perseus’un karşılaştığı Cetus’tur. Cetus, balinaya benzeyen vahşi bir canavardı. Poseidon (Yunan mitolojisinde deniz tanrısı) tarafından Etiyopya kıyılarında serbest bırakıldı. Bunun nedeni, Etiyopya kraliçesinin, kızı Andromeda’nın Nereid perilerinden daha güzel olduğunu söyleyerek övünmesiydi.
Bir kahin, Etiyopya kral ve kraliçesine, durumu çözmenin tek yolunun kızlarını deniz canavarına teklif etmek olduğunu söyledi. Böylece onu kıyıya yakın bir kayaya bağladılar ve Cetus’un onu yutmasını beklediler. Perseus bunu öğrendi ve bu nedenle deniz canavarını kahramanca yendi. Bunu ya kılıcıyla ya da Medusa’nın kafasını taşa çevirerek yaptı.
Triton
Yunan mitolojisindeki deniz canavarlarının hepsi kötü niyetli değildi. Triton, denizde yaşayan tuhaf ve güçlü bir yaratık olması anlamında bir deniz canavarıydı. Yarı insan, yarı balıktı, aslında bir deniz adamıydı (bir erkek denizkızı). Bununla birlikte, genellikle yardımsever biri olarak tasvir edilir ve içinde yer aldığı herhangi bir hikayenin ana karakterine yardım eder. Poseidon ve Amphitrite’nin oğluydu. Yunan şair Hesiodos denizin dibinde altın bir sarayda yaşadığını yazmıştır.
Triton, Poseidon’un yalnızca oğlu değil, aynı zamanda onun habercisiydi. Bu onun Poseidon’un elçisi olarak hareket ettiği anlamına geliyor. Dalgaları sakinleştirmek için kullanabileceği deniz kabuğu şeklinde sihirli bir trompet vardı. Yani genel özellikleri itibariyle bir deniz canavarı olsa da kötünün değil, iyinin gücüydü.