Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Kredi: Küresel Panorama / CC BY SA 2.0

Orta Doğu’daki kriz derinleşirken ve İran ile İsrail arasındaki çatışma yoğunlaşırken, Çin’in bölgenin geleceği konusunda kaygılı olduğu görülüyor.

Economist’in bir raporuna göre Çin ile İran arasındaki ilişkiler özellikle iyi durumda. Örneğin geçen yıl Tahran’a, Pekin ve Moskova’nın hakim olduğu Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam üye olma izni verildi.

Çin-İran petrol ticareti

Çin, İran petrolünün en büyük yararlanıcılarından biri. Her iki ülkenin de ABD yaptırımlarından kurtulmak için kullandığı yöntemler nedeniyle miktar kesin olarak belirlenemese de, Çin’in ham petrol ithalatının yüzde 10 ila 15’ini oluşturduğu tahmin ediliyor.

Dünyanın en büyük petrol alıcısı olan Çin, Orta Doğu’daki bölgesel bir savaşın etkisinin ham petrolün hem maliyetini hem de akışını etkilemesinden korkuyor. Örneğin İsrail İran’ın petrol tesislerine saldırırsa Pekin’in Suudi Arabistan gibi daha pahalı tedarikçiler bulması gerekecek.

Ortadoğu’daki savaş Çin’e büyük darbe oldu

Çin dikkatini Suudi Arabistan’a çevirmiş olsa bile bu, bu gemilerin Hürmüz Boğazı’nda veya Kızıldeniz’de İran’ın veya Yemen’deki Husilerin füze saldırıları nedeniyle sorunlarla karşılaşmayacağı anlamına gelmiyor.

Ancak bu, Çin için bir felaket değil, çünkü önemli rezervlere sahip ve petrol, Çin’in enerji arzının %18’ini temsil ederken, ABD’nin %34’ünü temsil ediyor. Ancak Orta Doğu’da yaşanacak büyük bir savaş ticari çıkarlara zarar verebilir.

Ayrıca Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi Körfez ülkelerindeki enerji ve altyapı projelerine de büyük yatırımlar yaptı.

Krizle karşı karşıya

Çin, Amerika’nın Orta Doğu’daki gücünün azaldığını görüyor ve boşluğu doldurabileceğine inanıyor. Çin hükümeti zaten İran ve Suudi Arabistan ile bağlarını güçlendirdi. Çin, Çin ticaretini ve nüfuzunu artırmayı amaçlayan bir plan olan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında bölgede yaptığı yatırımların ana hatlarını çiziyor. Ama müdahaleci olmayan bir güç olduğunu göstermek istiyor.

Ancak Mart ayında Çin, İran ile Suudi Arabistan arasında arabuluculuk rolü oynadı. Bu, bir süredir kopmuş olan diplomatik ilişkileri yeniden canlandırdı.

Temmuz ayında El Fetih ve Hamas, Pekin’de savaşın sonunda bir Filistin hükümeti kurmak için birlikte çalışma konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu. İsrail, Hamas’ın Filistin topraklarında rol oynamasını istemediği için “Pekin Deklarasyonu”nu reddetti.

Yeni bir rapor neyi gösteriyor?

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın raporuna göre Çin ile İran arasındaki askeri bağlar oldukça sınırlı.

Ayrıca görünen o ki, Pekin ile Tahran arasında balistik füzeler için Çin uydu teknolojisi sağlanmasına yönelik anlaşmanın ABD istihbarat teşkilatları tarafından pek değeri görülmedi.

Anlaşmada Çin’in 25 yılda 400 milyar dolarlık yatırım yapma olasılığından bahsedilse de Çin, İran’a yatırım yapmaya pek istekli görünmüyor.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir