Tarak jöleleri iyileşmek için erime davranışı gösterir

Araştırmacılar, derin deniz taraklı denizanalarının yaralanma sonrasında benzersiz erime davranışı sergilediğini keşfetti. Bu onların mide ve sinirler gibi ortak vücut parçalarıyla büyük bir jöle halinde kaynaşmalarını sağlar. Böyle bir iyileşme benzersizdir ve diğer hayvanlarda görülmemiştir.

Japonya Ulusal Doğa Bilimleri Enstitüleri’nde evrim biyoloğu ve araştırmanın baş bilim insanı olan Kei Jokura, bu taraklı denizanalarını keşfetmenin heyecanını yaşadı. Birleştirilen jöleleri başka bir odadaki ekip üyelerine göstermek için aldı.

Tarak jöleleri veya ktenoforlar, sümüksü deniz canlılarının 100’den fazla türünden oluşan eşsiz bir gruptur. Tarağa benzer minik dokunaçları vardır. Denizanasına benzeyen bu tuhaf hayvanlar, şeffaf gövdeleri sayesinde parıldayan özel hücreler sayesinde ışık saçabiliyorlar.

Jölelerin birleştirilmesi üzerine yakın zamanda yapılan bir çalışma

Current Biology dergisinde 7 Ekim’de yayınlanan yakın tarihli bir çalışmada bilim adamları, rutin araştırmalar sırasında olağandışı bir keşfi açıklıyor. Siğilli taraklı jöle veya deniz cevizi olarak bilinen bir tür taraklı jöle üzerinde çalışıyorlardı ve tankta bir deneğin eksik olduğunu fark ettiler. Daha yakından bakınca jölelerden birinin diğerlerinden çok daha büyük olduğunu gördüler.

Daha yakından incelendiğinde, bunların birleşmiş gibi görünen iki jöle olduğunu keşfettiler.

Araştırmacılar, iki denizanasının birleşmesinin, her iki canlı da yaralandığında ortaya çıkan yeni bir adaptasyon türü oluşturabileceğine inanıyor. Fikirlerini test etmek için 20 jöleden küçük parçalar kesip bunları yan yana yerleştirdiler. Bu yaralanmalar, vahşi doğada taraklı denizanalarının duyarlı olduğu yaralanmalarla karşılaştırıldığında nispeten azdı. Yaralılar arasında dokuz çift birleşti.

Erimiş jölelerin hızlı entegrasyonu

Yaralı jöleler hızlı bir şekilde kaynaşıyor ve genellikle yerleştirildikten sonraki 24 saat içinde tamamen birleşiyor. Vücutlarının tamamen birleşmesinden sadece iki saat sonra, jöleler sinir sistemlerinin de bağlandığını gösterdi. Araştırmacıların kaynaşmış vücutlarının her yerine yaptığı dokunuşlara hep birlikte karşılık verdiler.

Araştırmacılar ayrıca, kaynaşmış denizanalarının midelerinin birbirine kaynaşıp kaynaşmadığını onlara parlak karides vererek test etti. Jöle karidesi yediğinde, araştırmacılar yiyeceğin her iki midede de hareket ettiğini görebiliyorlardı. Bu, sindirim sistemlerinin de kaynaştığını gösteriyordu.

Bu birleşmiş jöleler tek bir organizma gibi hareket etseler de aslında tek bir organizma değiller çünkü farklı DNA’lara sahipler ve yavrularına aktaracakları ortak bir DNA’ya sahip değiller. Araştırma ekibi şimdi Bolinopsis mikado adı verilen başka bir tarak jöle türü ile de kaynaşma yeteneğine sahip olup olmadıklarını öğrenmek için benzer bir çalışma başlatmaya hazırlanıyor.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir