Çalışma, Y kuşağı ve X Kuşağı arasında kanser oranlarının arttığını ortaya koyuyor

Y Kuşağı ve X Kuşağı arasındaki kanserler Amerika Birleşik Devletleri’nde artıyor; 17 kanser türü, X Kuşağı ve Y Kuşağı arasında eski kuşaklara kıyasla daha yaygın. 1920 ile 1990 yılları arasında doğan yetişkinleri inceleyen bir araştırma, nesiller arasında kanser oranları ve türlerinde önemli farklılıklar tespit etti.

Lancet Halk Sağlığı dergisinde yayınlanan çalışma, genç yetişkinler arasında meme, kolon, rektum, pankreas ve rahim gibi kanserlerin yaygınlığının arttığını vurguladı.

Rahim kanserindeki artışla ilgili

En endişe verici bulgulardan biri rahim kanseri oranlarındaki keskin artıştır. 1990’larda doğan insanlar arasında rahim kanseri riski, aynı yaştaki kişiler karşılaştırıldığında bile 1950’lerde doğanlara göre yaklaşık %169 daha yüksektir.

Örneğin, Amerikan Kanser Derneği’nin bilimsel direktörü Dr. William Dahut’a göre, 1950’lerde doğan 30 veya 40 yaşındaki bir kişinin rahim kanseri riski, 1990’larda doğan aynı yaştaki birine göre çok daha düşüktü.

Kanser türlerine daha geniş bir bakış

Çalışma, 34 kanser türünün incelendiği geniş kapsamıyla dikkat çekiyor. Araştırmacılar, bu kanserlerden 17’sinde vakalarda artış görüldüğünü ve beşinde 50 yaşın altındaki yetişkinlerde ölüm oranlarının daha yüksek olduğunu buldu.

Vakaları artan kanserler arasında mide, ince bağırsak, meme, yumurtalık ve karaciğer kanserleri yer alıyor. Amerikan Kanser Derneği ve Calgary Üniversitesi’nden araştırmacılar, 23 milyondan fazla kanser hastasından ve 7 milyondan fazla ölümden elde edilen verileri analiz etti.

Kanser oranlarında kuşak farklılıkları

Veriler, 1920’den bu yana doğan her nesilde kanser oranlarının arttığını buldu. İncelenen 34 kanserden sekizinin oranları, 1990’da doğanlar arasında 1955’te doğanlara göre yaklaşık iki ila üç kat daha yüksekti.

Bu ciddi artış özellikle kadınlarda pankreas kanseri, böbrek kanseri, ince bağırsak kanseri ve karaciğer kanseri gibi kanserlerde gözlendi.

Olası nedenler

Araştırma, genç nesiller arasında giderek artan oranlarda görülen 17 kanserden 10’unun obeziteyle bağlantılı olduğunu ortaya çıkardı. Bu kanserler kolon, böbrek, safra kesesi, rahim, pankreas ve meme kanserlerini içerir.

Kanser yavaş geliştiğinden, genç yetişkinlerde görülen obeziteye bağlı bu kanserler çocukluk dönemindeki sağlıkla bağlantılı olabilir. Dahut, eğer gençlerde kanser gelişirse, bunun onların yaşamlarının daha erken dönemlerinde, belki de ergenlik döneminde, hatta daha erken bir dönemde, diyet veya çevre gibi risk faktörlerine maruz kaldıklarını gösterdiğini açıklıyor.

Artan kanser ölüm oranı

Çalışma ayrıca genç nesiller arasında, özellikle kadınlarda karaciğer kanseri, rahim, safra kesesi, testis, kolon ve rektum kanserlerinde kanserden ölüm oranlarının arttığını buldu. Ölüm oranlarındaki bu artış kanser vakalarındaki artışı yansıtıyor.

Tütün ve HPV ile bağlantılı kanserlerde azalma

Bazı kanser türlerindeki artışa rağmen çalışma olumlu haberleri de beraberinde getiriyor. Akciğer kanseri gibi sigaraya bağlı kanserler ve rahim ağzı kanseri gibi HPV enfeksiyonları artmıyor.

Aslında genç nesiller arasında azalıyorlar. Rahim ağzı kanserindeki düşüş özellikle dikkat çekicidir ve 1990 civarında doğan kadınlar arasında HPV aşısının başarısını vurgulamaktadır.

Erken teşhisin önemi

Kanser oranları arttıkça kanserin erken teşhisi giderek önem kazanıyor. Uzmanlar, diyetteki değişikliklerin, azalan fiziksel aktivitenin, artan çocukluk çağı obezitesinin ve gelişmiş teşhis testlerinin bu eğilime muhtemelen katkıda bulunduğunu öne sürüyor.

Meme kanseri ve kolon kanseri gibi kanserlerde erken teşhis halihazırda başlamış olup, son yıllarda taramaya başlamak için önerilen yaş sınırı düşürülmüştür.

Erken teşhis konusunda farkındalık

Bu çalışmanın sonuçlarının halk sağlığı açısından önemli sonuçları vardır. Araştırmacılar genç yetişkinleri kanserin belirti ve semptomları konusunda eğitmenin önemini vurguluyor. Hayatta kalma oranlarını artırmak için erken teşhis ve tedavi önemlidir.

Dikkat edilmesi gereken semptomlar arasında anormal kanama, kalıcı açıklanamayan ağrı, olağandışı büyüme, yorgunluk ve kilo kaybı yer alır.

Dr. Dahut, tanıyı geciktirmenin hastalığın daha ileri aşamalarına ve daha kötü sonuçlara yol açabileceğinden, derhal tıbbi yardım almanın önemini vurguladı.

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir