Kıbrıs bu hafta, Ağustos 1996’da Derinya’da Türk çeteleri ve polis tarafından öldürülen kuzenler Tasos Isaak ve Solomos Solomou’nun vahşi cinayetlerini anıyor.

Kıbrıs’ın Türk istilası ve işgalinden 22 yıl sonra, Akdeniz adasında gerilimlerin arttığı bir dönemdi.

Anastasios “Tasos” Isaak, 11 Ağustos 1996’da Türkiye’nin adayı askeri işgaline karşı Derinya’da düzenlenen sivil protestoya katılan Kıbrıslı Rum bir mülteciydi.

BM tampon bölgesinde protestocularla Türk “Bozkurtlar” grubu üyeleri arasında yaşanan çatışma sırasında Isaak, kendisini bir anda dikenli tellerin arasında sıkışıp kalmış halde buldu. Protestoculardan hiçbiri onun ana grup tarafından geride bırakıldığını fark etmedi.

Kısa süre sonra Türk aşırı sağ siyasi hareketi olan Bozkurtlardan oluşan büyük bir grup, İsaak’a doğru koşup ona saldırdı. Yakınlarda bulunan BM barış güçleri tarafından karşılık verilmeden, Türk subayları birkaç dakika boyunca göstericiyi şiddetli bir şekilde dövmeye devam etti.

Kıbrıslı Rumlar, BM barış güçlerinin yardımıyla İsaak’ı kalabalığın arasından çekmeyi başardıklarında, o çoktan ölmüştü. Saldırının video görüntülerine göre, çok sayıda Kıbrıslı Türk polis memurunun da kendisini şiddetli bir şekilde dövdüğü görüldü.

Solomou birkaç gün sonra suikasta kurban gitti

Solomos Solomou, birkaç gün sonra, 14 Ağustos’ta, Tasos Isaak’ın cenazesinin ertesi günü suikasta kurban gitti.

Kendisi, 1974’teki Türk işgalinin ardından Türk ordusunun kontrolüne giren Gazimağusa kasabasındandı. Diğer yüzbinlerce Kıbrıslı gibi Solomou ve ailesi de ülke içinde yerinden edilmişti. Diğer Kıbrıslı Rum mültecilerle birlikte büyüdüğü yakındaki Paralimni kasabasına kaçtılar.

Isaak’ın birinci dereceden kuzeni Solomou, Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler tampon bölgesinde dalgalanan Türk bayrağını kaldırmak için bayrak direğine tırmanmaya çalışırken bir Türk subayı tarafından soğukkanlılıkla vurularak öldürüldü.

Korkunç sahnenin tamamı yerel gazeteciler tarafından çekildi ve televizyonda canlı yayınlandı.

Türk ordusunun işgal altındaki Kıbrıs topraklarındaki özel kuvvetler komutanı Hasan Kundakçı, daha sonra suikastın emrini verdiğini itiraf etti.

“Kendisini üç kez uyardık. Bizi görmezden geldi. Bölge komutanına son bir emir verdim. Emrimden sonra ne yapacağını çok iyi biliyordu. Elimi kaldırdım ve ateş diye bağırdım” dedi Kundakçı yakın zamanda verdiği bir röportajda.

“Bayrak indirilirse orada duramayız. Bayrağı indiren komutan olmak istemiyorum. Ben bayrak için ölmeye hazır, bayrağa saygı duyan bir adamım” dedi.

Solomou’nun 16 Ağustos’ta Paralimni’de düzenlenen cenaze törenine binlerce kişi katıldı ve Kıbrıs’ta resmi yas günü olarak anıldı.

Solomou’nun Türk bayrağı direğine tırmanırken çekilen fotoğrafı, Türk askerinin Kuzey Kıbrıs’ı işgaline karşı protestonun sembolü olarak sıklıkla kullanıldı. Birçok Yunan siyasetçi tarafından övgüyle karşılandı ve birçok önde gelen Yunan besteci ve şarkıcı şarkılarını ona adadı.

İlgili: Türklerin Kıbrıs’ı işgalinin 50. yıl dönümü: Rumlar ağlıyor, Türkler kutluyor

Shares:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir